Bu, Avrupalıların kolayca anlayabileceği bir şeydir, çünkü Turkomania akımı 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Avrupa'ya yayılmıştır. Neden bu kadar çok Avrupalı Türkleri taklit ediyor veya yaşam tarzlarına hayranlık duyuyordu? Eğer emin değilseniz kısaca açıklayalım.
Avrupa, üç yüzyılı aşkın bir süredir Osmanlı İmparatorluğu ve Türk kültürüne, özellikle sanat, moda, mimari ve dekorasyon alanlarında büyük ilgi duyuyordu; bu alanlarda Türk unsurları çok popülerdi.
Avrupalılar Türk tarzı kıyafetleri benimsedi: cübbeler, sarıklar ve Osmanlı sarayında giyilenlere benzer geniş pantolonlar. Hatta bilge adamları, kralları ve dini figürleri Türk görünümüyle tasvir etmek bile moda oldu. Bunun harika bir örneği, antik filozof Efesli Herakleitos'un sarık ve cübbelerle resmedildiği tablodur; hayranlığın kanıtı.
Daha da ilginci, aşağıda İtalya'dan bir kardinalin kıyafeti yer alıyor.
Dikkatli bakarsanız cübbenin üzerinde Kâbe, hilal-yıldız ve Osmanlı padişahının tuğrası gibi İslami sembolleri fark edeceksiniz.
Osmanlı tarzı mimari, dekoratif sanatlar, halılar, fayanslar ve kilimler popüler hale geldi. Zengin Avrupalı aileler evlerini Türk motifleriyle dekore etti ve Türk figürleri Oryantalist resimlerde sıklıkla yer aldı. Birçok evde 'Turquerie odaları' bile vardı. Habsburgların yazlık sarayı olan Schönbrunn Sarayı'ndaki 'Türkisches Zimmer' bunun en güzel örneğidir.
Veya Almanya'nın Cottbus kenti yakınlarındaki Branitz Sarayı'ndaki Prens Pückler'in Türk odası.
Batılılar bu odalarda Türk kahvesi içer, Rahat-ul hulkum (Türk lokumu derlerdi) içer, pipo içer, Osmanlı adetlerini taklit ederlerdi.
Avrupa tiyatro oyunlarında Osmanlı yaşam tarzı ve karakterleri sıklıkla yer almış, Türk figürleri ve Osmanlı temaları düzenli olarak canlandırılmıştır. Bunun ünlü bir örneği Mozart'ın Rondo alla Turca'sıdır.
Ya da Shakespeare'in Othello'su.
Hala anlamadıysanız, daha açık anlatayım. Batı yaşam tarzı artık bir zenginlik sembolü olarak görülüyor, tıpkı Osmanlı Türk yaşam tarzının bir zamanlar olduğu gibi...