I. Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkileri ve Versay Antlaşması'nın ağır yükü altında ezilen Almanya, 1920'lerin başında hiperenflasyonun pençesine sıkışmıştı. Bu ekonomik çöküş, ülkeyi siyasi istikrarsızlığa sürüklemiş ve milyonlarca insanın hayatlarını altüst etmişti. Ancak bu karanlık tabloda, Weimar Cumhuriyeti'nin iki önemli figürü, Gustav Stresemann ve Hjalmar Schacht, yaratıcı ve cesur çözümlerle bu krizi aşmaya çalışmışlardır.
Versay Antlaşması'nın dayattığı astronomik tazminat miktarı, Alman ekonomisi için imkansız bir yükü temsil ediyordu. Bu durum, Almanya'nın para basma makinesi gibi çalışmasına ve sonuç olarak hiperenflasyonun kontrolden çıkmasına neden olmuştu. O dönemde Reichsbank başkanı olan Rudolf von Havenstein'in izlediği politikalar, durumu daha da kötüleştirerek ülkeyi ekonomik bir uçuruma sürüklemişti.
İşte bu noktada, Şansölye Gustav Stresemann sahneye çıkmış ve radikal bir karar alarak Hjalmar Schacht'ı ekonomiye getirmiştir. Schacht, altın yerine tarım ve sanayi arazilerinin değeriyle desteklenen yeni bir para birimi olan Rentenmark'ı piyasaya sürerek oyunun kurallarını değiştirmiştir. Bu yeni para birimi, enflasyona karşı daha dirençli ve güvenilir bir yapıya sahipti.
Schacht'ın planı oldukça zekiceydi. Rentenmark'ı çıkaran bankaya, bu mülkler üzerine bir tür ipotek koyma yetkisi verilerek, para biriminin değeri bu mülklerin gelirleriyle desteklenmişti. Bu sayede, Rentenmark'ın istikrarı sağlanmış ve insanlar yeniden tasarruf yapmaya başlamıştı.
Ancak Schacht'ın en büyük hamlesi, eski para birimi Reichsmark ile Rentenmark arasındaki kur farkını ustalıkla kullanması olmuştur. Reichsmark'ın değerini düşürerek, hükümetin borç yükünü önemli ölçüde azaltmayı başarmıştır. Bu sayede, Almanya ekonomisi yeniden canlanmaya başlamış ve siyasi istikrar sağlanmıştır.
Stresemann ve Schacht'ın uyguladığı bu ekonomik reformlar, Weimar Cumhuriyeti'nin en parlak dönemlerinden birini başlatmıştır. Ancak bu başarı, uzun vadeli bir çözüm olmaktan uzaktı. Versay Antlaşması'nın yarattığı derin yaralar ve kürese