Sizi tercih edecek üyeleriniz de bu ilkelerden hareketle sizi değerlendirmelidir.
Örnek olarak, Atatürkçüyüm deyip 10 Kasım'da Atatürk'ün adını bile anmayan kuruluşlara üye olmak, abesle iştigal etmek olarak görülse de aslında büyük bir ahlak ve karakter problemidir.
Tıpkı Türk milliyetçiliği güzellemesi yapan bir sendikanın, terörist başı Öcalan’ı “bebek katili” olarak nitelendirip geçmişte sözde çözüm süreci sırasında AKİL ADAMLAR HEYETİ’ni tüm illerde protesto edecek kadar cesur davranırken, bugün bir siyasi parti liderinin “Abdullah Öcalan, TBMM’de DEM Parti grubunda konuşsun ve umut hakkı kazansın (serbest bırakılsın)” sözleri karşısında olumlu ya da olumsuz tek bir yorum dahi yapamamaları, yönetim stratejileri açısından ne denli bir çıkmazda olduklarını açıkça göstermektedir. Sendikal etik ve yıllardır savunulan ilkeler açısından değerlendirildiğinde ise bu durum, son derece acınasıdır.
Hür-Sen olarak bize hiç uymasa da bir siyasi partiyi desteklemek, bir dereceye kadar görmezden gelinebilir; ancak KÖLELEŞMEK hiçbir şekilde kabul edilemez.
Gönül bağı olması; yanlışa kayıtsız kalma, görmezden gelme ve korkarak susma sonucunu doğuruyorsa, orada ilkeli bir duruştan bahsedebilmek tabii ki imkânsızdır.
Bu durumda, SARI SENDİKACILIK ile birlikte artık ilkeler yönünden PEMBE SENDİKACILIKTAN da bahsetmek gerekmez mi?
Allah, hiç kimseyi ne yönetici ne de üye olarak, günlük menfaatleri adına ilkesizliğe düşürmesin.
Ne güzel haykırırdık: "Ey Türk titre ve kendine dön!" diye. Şimdi de ekleyelim; bırakın giden koltuklarınız olsun, ilke ve şahsiyetleriniz değil.
Hür-Sen olarak, dün de bugün de ihanetin ortağı olmadık, yarın da olmayacağız!
Buyurun!
Levent Kuruoğlu - Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı